Kayıtlar

Aralık, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Yıl...

Resim
Bir yıl daha bitiyor. Bugün, koca yılın son günü. Yarın, takvimde bir rakam değişmiş olacak. Bizim hayatlarımızda ne değişecek, bilmiyorum. Geçen yılda neler değişti hayatımda? Neler benimle, neler geride kaldı diye şöyle bir bakıyorum da…   En büyük kaybım, babaannem oldu! Bir nisan gecesi, ben bir yolculuktan dönmüş,   koştur koştur bir kutlamaya yetişmiş, arkadaşlarımla eğlenip eve dönmüşken geldi haberi. Ölüm dediğin, hep çok alakasız, hep çok birdenbire sanırım… Hayatın nasıl da “tak” diye kesiliverdiğini, hikâyenin yarım kaldığını çarptı yüzüme. İlk kez bu denli yakından bir cenaze gördüm, ilk kez “babaannemin yaptığı domatesli pirinç pilavı”nı bir daha yiyemeyecek olduğumu düşündüm, ilk kez “ya ailemi kaybedersem” diye korktum. Babaannem, bir dolu anımı alıp gitti. Ben, öylece kalakaldım. Bu yıl,   çocukluğumu geride bıraktım. Çocukluğum... Deneyime inandım! Mal, mülk edinme hırsının; bir şeylere sahip olma derdinin ne kadar boş olduğunu anladım. Bi

En Güzel Kahvaltı Mekânları

Resim
Kahvaltı deyince akan sular duruyor benim için! En sevdiğim öğün. Kahvaltının günü, vakti, saati yoktur bence; akşam bile kahvaltı yapabilirim J Ve en çok, uzun uzun oturabildiğim, sevdiklerimle sohbet edebildiğim; lezzetiyle de sunumuyla da beni mest eden kahvaltı sofralarını severim J İstanbul’da, hafta sonu – tabi plaza insanı değilseniz, mesaili çalışmıyorsanız, öğrenciyseniz, şanslıysanız falan hafta içi de olur ;) - kahvaltının hakkını verebileceğiniz, güne keyifli ve güzel sofralarda mutlu başlayabileceğiniz mekânlar var. Balat'taki Dükkanım Nicomedian bence İstanbul'daki en iyi kahvaltıyı sunuyor! :) Dükkanım Nicomedian – Balat İstanbul’da gidilebilecek iyi kahvaltıcılar listesinin en başında burası var bence! Dükkanım Nicomedian , Balat ’ta küçücük, samimi, lezzetli bir aile işletmesi. Biz bir Pazar sabahı, yürüyüş yaparken tesadüfen keşfettik ve ba-yıl-dık! J Sevdiklerimizle birlikte tekrar tekrar gittik, eşe dosta tavsiye ettik, üşenmeyip yolumuzu

Yeni Bir Yıla Başlarken...

Resim
Adettendir, Aralık ayı geldi mi geçmiş yılın hesap dökümü yapılır; “ Koca bir yıl nasıl geçti yahu! ” diye diye olan biten her şey, film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçer. Şöyle oldu, böyle oldu derken geçmişi didiklemeye başlayabiliriz. Oysa, Aralık ayının en güzel yanı, Ocak ayının habercisi olması! Yani, Aralık, bir yılın bitişiyken aynı zamanda yeni bir yıla adım atmanın kapı eşiği… Kapıyı aralayıp yeni bir mekana göz atmanın heyecanını da taşıyor elbette. Yeni bir yıla başlayacak olmanın heyecanı var bende de! Kafamda yapılacaklar-okunacaklar-gidilecekler listeleri, hayaller, planlar uçuşuyor. Bir dolu fikir geliyor aklıma. Hepsini bir derleyeyim, toparlayayım istedim. O yüzden, kendime yeni yıl için bir “ hedef listesi ” yaptım! J Fotoğraf, çok sevdiğim bir kitapçıdan, Minoa'dan... Daha Çok Okumak Şu yaşıma kadar, hayatımın her döneminde düzenli ve iyi bir okur olmak için çaba harcadım. Başucumdan, masamdan ve çantamdan kitap, şükür ki, hiç eksik olmadı!

Sanatın, Şiirin ve Müziğin Kenti: Leipzig!

Resim
Eskiden, “hafta sonu için yurt dışına gitmek” fikri aşırı pahalı, çok uzak ve kolay kolay yapılamaz gibi gelirdi. Zamanla hiç de öyle olmadığını anladım! Kampanyaları takip edince Türkiye’deki uçuşlardan çok daha uygun fiyata Avrupa’ya bilet alabiliyorum. Örneğin, geçen sene 1 Mayıs tatilini değerlendirip Mardin’e gitmek isterken, neredeyse yarı fiyatına Roma’ya bilet bulup İtalya’ya gitmiştim:) Çok ciddiyim! Küçük otellerde kalarak veya ev-oda kiralayarak konaklama olayını da çok düşük bedellerle halletmek mümkün. E bir de plaza insanıyız, parmakla sayılabilecek kadar az tatil günümüz var. Hafta sonu tatillerini boş geçmeyip, Avrupa şehirlerine kaçmak şahane oluyor! :)  Seyahat kadar güzel şey var mı? Hafta sonu için sanatın, şiirin ve müziğin kenti Leipzig ’e kaçtım! Leipzig sözcüğü “ıhlamur ağaçlarının bulunduğu yer” manasına gelen “Lipsk” kökünden geliyormuş. Yeşil, dümdüz ve çok sakin bir şehir, Leipzig. Öğrenci kenti. Sanat dolu b

#KeşifGünlüğü Hafta Sonu Kaçamağı

Resim
Beni tanıyanlar bilir, seyahat planı yapmaya bayılırım! Bir geziye mi gidilecek; üşenmem her şeyi didik didik araştırır, nerede ne yenilecek, nereler görülecek, en iyi otel hangisi, ulaşım imkanları… gibi bütün detayları ezber etmeden yola çıkmam. Mükemmeliyetçi ruhumla, kısa süreli de olsa hep en iyiyi bulmaya odaklı gezerim. O yüzden, iyi bir yol arkadaşı oluyorum. Ama bu durum bazen can sıkıcı da olabiliyor! Hayatın sürprizlerini, tesadüfen keşfedilenin güzelliğini ve kontrolü bir başkasına bırakmanın keyfini kaçırabiliyorum. Şükür ki beni bunlardan da mahrum bırakmayan insanlar var hayatımda J Son birkaç ayı, çok yoğun, bol stresli ve fazla çalışarak geçirdiğimi gören erkek arkadaşım şahane bir teklifle geldi. “Hafta sonu için plan yapma, seni kaçıracağım!” dedi ve nereye gideceğimize, ne yapacağımıza, nerde kalacağımıza dair hiçbir şey söylemedi. Bütün sorularımı yanıtsız bıraktı, ipucu toplama çabalarımı karşılıksız bıraktı ve bir hafta sonu beni İstanbul’dan kaçırdı:) Kö

VAZGEÇMEK ya da VAZGEÇMEMEK...

“ Vazgeçtiğin topraklar senindir .” Yıllar önce bir yerde okumuştum bu cümleyi, İncil’de geçtiğini yazıyordu; ama yazı neydi, ne anlatıyordu hiç hatırlamıyorum. Yalnızca bu cümleyi seçmiş zihnim; okuduğumda çok etkilendiğimi anımsıyorum. Neden etkilendiğimi sorsanız verecek bir yanıtım yok. Ne demek istediğini anlamamıştım bile. Yıllarca da anlamadan hafızamda taşıdım; ara ara anımsadım, hatta alıntıladım…   Her kitabın, her cümlenin, her sözcüğün bir vakti olduğuna inanırım ben. Bu cümlenin de bir vakti varmış. Bir mevsim dönümüne rast geldi bendeki zamanı. Geçtiğimiz yaz başı, hayatıma bir adım dışarıdan bakmak istedim. Kabuğumun dışına çıkmak, nerede durduğumu, neler yaptığımı daha fazla hissetmek, fark etmek, bilmek istedim… Hayatımın altını üstüne getirdim biraz. İnsanlar gitti hayatımdan; anılar, eşyalar, fazlalıklar… Uzun bir sabah yürüyüşünde, “Vazgeçtiğin topraklar senindir.” Cümlesi düşüverdi aklıma. Yanı başımda Boğaz, kafamın üstünde martılar, zihnimde bir cümle; s