Hakikat, Elbet Bir Gün...

Beni çok etkileyen, kafamı açan, kalbime dokunan bir oyun seyrettim! “Bütün normallerin değiştiği, değerlerin alt üst olduğu 'uzak' bir ülke.. Hakikat, Elbet Bir Gün yerel bir masumun, bir gün hepimizin cebinden çıkması muhtemel o son mektubunun hikayesi.. Distopik bir masal..” Yazıyordu tanıtım metninde. Önce distopik olması ilgimi çekti; ardından oyun metninin 2017 yılı Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü almış olması ve oyuncu kadrosu, “ Bu oyunu seyretmeliyim! ” dedirtti. En yakın tarihe bilet aldım; çok fazla yorum okumadan gittim izlemeye. Baba Sahne’de koltuğuma oturup oyunun başlamasını beklerken, sahnedeki o yabancılaştırıcı etki zihnime nüfuz etmeye başlamıştı. Sahnedeki her şeyin üstünü örten ve bulanık haliyle her yanı “ renksizleştiren ” kocaman perde, sıkı bir hikayenin girizgahı gibiydi. Oyun başladı. İlk 10-15 dakika zihnim bulandı; kafamda oturmadı parçalar, anlamadım hatta, hikayenin içine giremeyince ufak bir hayal kırıklığı yaşadım. Sonra ...