Co-Active Koçluk Yolculuğum...
Beş yıl kadar evveldi, şirketteki bir koçluk projesi kapsamında koçluk alabileceklerden biri oldum. 10 görüşme için yola çıktık koçumla, Neylan'la. Başlarken iş güç meseleleri, kariyer planları konuşacağız, büyük büyük laflar edeceğiz sanıyordum. Feci yanıldım. İlk görüşmemizden afallamış bir halde çıktım. Neylan, duru bir su gibi duruyordu karşımda; ben denize bakar gibi içime bakıyordum. İlk defa, durup kendime bakıyordum.
Öğrendiklerimin, duyduklarımın, içselleştirdiklerimin ötesindekini, ben'i, özümdeki o bana ait bir şeyi arıyordum. Çok zorlandım.
Dışarıdan bakıldığında, kişisel gelişim kitaplarıyla süslenen koçluk hikayelerindeki gibi toz pembe değildi benim deneyimim. Duvarlara tosladım, bocaladım, korktum, kaçtım... Acayip bir dönüşüm yaşadım. 10 görüşmenin ardı geldi, şirket sponsorluğunun dışında da Neylan'la görüşmeye, O'ndan koçluk almaya devam ettim. O kadar iyi geldi ki bana!
Başka bir kadın çıktı içimden.
O yaşıma dek kendi sesimi duymadığımı farkettim ben. Bütün ezberlerimi döktüm önüme, ayıkladım; hangisi gerçekten benim diye.
Şaşırdım, üzüldüm, gurur duydum, hafifledim, zorlandım, açıldım, dağıldım, kendimle bir oldum...
Koçluk sürecimi eski bir binayı yıkıp, önce bi' o taşların altında kalıp sonrasında da o taşlarla yepyeni, renkli ve bana ait bir ev yapmaya benzetiyorum hep. Bana çok, çok, çok iyi geldi.
Ve merak ettim. İçten içe popüler diye küçümsediğim koçluk denen şeyin nasıl bir şey olduğunu, Neylan'ın ne yapıp da bana bu denli iyi gelebildiğini, bu mevzununun ardını... Merakımı paylaştığımda koçum, bu işi araştırıp eğitimini alabileceğimi söyledi. Biraz araştırdım; fiyatlar ve zaman gözümü korkuttu. Eğitim alma fikrini rafa kaldırdım; ama ara ara hep gündeme geldi:)
Belirli periyotlarla araştırdım, okullardan teklifler aldım, tanıdığım koçlara danıştım... Hep bir bahane ardına saklandım.
Geçen sene ekim ayıydı; çok sevdiğim bir arkadaşımla, Kübra'yla çok güzel bir bahçede oturuyorduk. Sigarasını içerken ben yanıbaşımızdaki havuzun sularına bakıyordum. Kübra durdu ve "Ya Ceren var ya koçluk eğitimi aldı, çok memnun; sen de diyordun bir ara, niye yapmıyorsun?" diye sordu. Ceren aslında psikolog ve bu eğitimi alması hoşuma gitti. Ben de bir nefeste sıralamaya başladım "eğitimler çok pahalı, zamanım yok, hem biraz daha iş tecrübesi daha iyi, yaşlanayım biraz...vs." küt diye durdum. Bir şey oldu. Ben suya bakarken, kendimle göz göze geldim. Söylediğim her şeyin bahane olduğu dank etti kafama. Durdum.
O masada otururken internetten bulduğum bütün koçluk okullarına mail attım; içerik, tarih, fiyat istedim. Bir sürü okulla yazıştım. Pazarlık yaptım, düşündüm taşındım.
Ve hayatın önüme bıraktığı işaretleri takip edip CTI'daki Co-Active Koçluk programına kayıt yaptırdım. Böyle tek bir cümlede yazıyorum ama Ekim'den Şubat'a tam 4 ay sürdü karar verip kayıt yaptırmam:)
Mart'ta ilk modülle başladım Co-Active modeli öğrenmeye. Ve inanılmaz bir 6 ay yaşadım eğitim boyunca! :)
Co-active koçluk , tüm insanları doğal olarak yaratıcı, tüm kaynaklara sahip ve bir bütün olarak ele alıyor. Yani, modelin özü insanın "tamam" olduğuna dayanıyor. Hiçbir yargı, hiç bir düzeltme hali, üstten bakan bir tavrı falan yok. İnsana güvenen, koçluğu da herkeste var olan o tamamlığa, potansiyele erişmede bir yol arkadaşlığı olarak gören bir çerçeve sunuyor.
Bu model ve içindeki akış beni o kadar etkiledi ki!
6 aylık eğitimin her bir saatinden, gününden ve her modülden kafam ve kalbim açılmış olarak çıktım.
Esnedim, zihnen ve gönülen genişlediğimi hissettim; bu eğitim beni büyüttü! :)
Koçluk yaptım. Çalıştığım insanların içinden çıkan renkleri gördükçe büyülendim! Eşsiz bir keşif hali, hâz dolu ve baş döndürücü deneyimler yaşadım.
Geçtiğimiz pazar günü, temel eğitimi tamamladım. Yazmıştım, hakikaten 2019'un en güzel günlerinden biriydi benim için.
Eğitim bitti, sertifikamı aldım; bir çember kapandı ömrümde.
Bugüne dek bir dolu eğitim ve sertifika aldım ama bu gerçekten çok başka! Çok emek verdim; epey zaman ve kaynak ayırdım. Şahane insanlarla tanıştım! :) Hevesle çalıştım.
Biliyorum, yol uzun; daha çok şey var öğrenecek. Koçluk yapmaya hep devam edeceğim! :) Tökezlediğimde, korktuğumda ya da kaçacak olduğumda sırtımı birinci köşe taşına yaslayacağım:)
Şimdi, Bozburun'da eğitimi şimdilik tamamlamış olmayı kutluyorum! :) Ve önümdeki adımları planlıyorum. O kadar çok şey var ki yapacak.... Hevesim, heyecanım, ve garip bir ışık var kalbimde.
Hakikaten çok mutluyum:)
Güzel şeyler olacak, biliyorum ;)
Siz de co-active koçluk deneyimini merak ederseniz yazın; tanışalım, konuşalım, yol arkadaşlığı yapalım;)
Merve
Öğrendiklerimin, duyduklarımın, içselleştirdiklerimin ötesindekini, ben'i, özümdeki o bana ait bir şeyi arıyordum. Çok zorlandım.
Dışarıdan bakıldığında, kişisel gelişim kitaplarıyla süslenen koçluk hikayelerindeki gibi toz pembe değildi benim deneyimim. Duvarlara tosladım, bocaladım, korktum, kaçtım... Acayip bir dönüşüm yaşadım. 10 görüşmenin ardı geldi, şirket sponsorluğunun dışında da Neylan'la görüşmeye, O'ndan koçluk almaya devam ettim. O kadar iyi geldi ki bana!
Başka bir kadın çıktı içimden.
O yaşıma dek kendi sesimi duymadığımı farkettim ben. Bütün ezberlerimi döktüm önüme, ayıkladım; hangisi gerçekten benim diye.
Şaşırdım, üzüldüm, gurur duydum, hafifledim, zorlandım, açıldım, dağıldım, kendimle bir oldum...
Koçluk sürecimi eski bir binayı yıkıp, önce bi' o taşların altında kalıp sonrasında da o taşlarla yepyeni, renkli ve bana ait bir ev yapmaya benzetiyorum hep. Bana çok, çok, çok iyi geldi.
Ve merak ettim. İçten içe popüler diye küçümsediğim koçluk denen şeyin nasıl bir şey olduğunu, Neylan'ın ne yapıp da bana bu denli iyi gelebildiğini, bu mevzununun ardını... Merakımı paylaştığımda koçum, bu işi araştırıp eğitimini alabileceğimi söyledi. Biraz araştırdım; fiyatlar ve zaman gözümü korkuttu. Eğitim alma fikrini rafa kaldırdım; ama ara ara hep gündeme geldi:)
Belirli periyotlarla araştırdım, okullardan teklifler aldım, tanıdığım koçlara danıştım... Hep bir bahane ardına saklandım.
Geçen sene ekim ayıydı; çok sevdiğim bir arkadaşımla, Kübra'yla çok güzel bir bahçede oturuyorduk. Sigarasını içerken ben yanıbaşımızdaki havuzun sularına bakıyordum. Kübra durdu ve "Ya Ceren var ya koçluk eğitimi aldı, çok memnun; sen de diyordun bir ara, niye yapmıyorsun?" diye sordu. Ceren aslında psikolog ve bu eğitimi alması hoşuma gitti. Ben de bir nefeste sıralamaya başladım "eğitimler çok pahalı, zamanım yok, hem biraz daha iş tecrübesi daha iyi, yaşlanayım biraz...vs." küt diye durdum. Bir şey oldu. Ben suya bakarken, kendimle göz göze geldim. Söylediğim her şeyin bahane olduğu dank etti kafama. Durdum.
O masada otururken internetten bulduğum bütün koçluk okullarına mail attım; içerik, tarih, fiyat istedim. Bir sürü okulla yazıştım. Pazarlık yaptım, düşündüm taşındım.
Ve hayatın önüme bıraktığı işaretleri takip edip CTI'daki Co-Active Koçluk programına kayıt yaptırdım. Böyle tek bir cümlede yazıyorum ama Ekim'den Şubat'a tam 4 ay sürdü karar verip kayıt yaptırmam:)
Mart'ta ilk modülle başladım Co-Active modeli öğrenmeye. Ve inanılmaz bir 6 ay yaşadım eğitim boyunca! :)
Co-active koçluk , tüm insanları doğal olarak yaratıcı, tüm kaynaklara sahip ve bir bütün olarak ele alıyor. Yani, modelin özü insanın "tamam" olduğuna dayanıyor. Hiçbir yargı, hiç bir düzeltme hali, üstten bakan bir tavrı falan yok. İnsana güvenen, koçluğu da herkeste var olan o tamamlığa, potansiyele erişmede bir yol arkadaşlığı olarak gören bir çerçeve sunuyor.
Bu model ve içindeki akış beni o kadar etkiledi ki!
6 aylık eğitimin her bir saatinden, gününden ve her modülden kafam ve kalbim açılmış olarak çıktım.
Esnedim, zihnen ve gönülen genişlediğimi hissettim; bu eğitim beni büyüttü! :)
Koçluk yaptım. Çalıştığım insanların içinden çıkan renkleri gördükçe büyülendim! Eşsiz bir keşif hali, hâz dolu ve baş döndürücü deneyimler yaşadım.
Geçtiğimiz pazar günü, temel eğitimi tamamladım. Yazmıştım, hakikaten 2019'un en güzel günlerinden biriydi benim için.
Eğitim bitti, sertifikamı aldım; bir çember kapandı ömrümde.
Bugüne dek bir dolu eğitim ve sertifika aldım ama bu gerçekten çok başka! Çok emek verdim; epey zaman ve kaynak ayırdım. Şahane insanlarla tanıştım! :) Hevesle çalıştım.
Biliyorum, yol uzun; daha çok şey var öğrenecek. Koçluk yapmaya hep devam edeceğim! :) Tökezlediğimde, korktuğumda ya da kaçacak olduğumda sırtımı birinci köşe taşına yaslayacağım:)
Şimdi, Bozburun'da eğitimi şimdilik tamamlamış olmayı kutluyorum! :) Ve önümdeki adımları planlıyorum. O kadar çok şey var ki yapacak.... Hevesim, heyecanım, ve garip bir ışık var kalbimde.
Hakikaten çok mutluyum:)
Güzel şeyler olacak, biliyorum ;)
Siz de co-active koçluk deneyimini merak ederseniz yazın; tanışalım, konuşalım, yol arkadaşlığı yapalım;)
Merve
O kadar dingin bir yazı ki, ruh haliniz satırlarınıza yansımış...Ne mutlu size...Eminim şahane bir koç olacaksınız...
YanıtlaSilNe kadar zarifsiniz! :) çok teşekkür ederim. Böyle bir cümleyi okumak da çok mutlu ediyor. Umarım güzelliklerle dolu olur hepimizin yürüdüğü yollar:)
Siltebrik ederim, devamını merakla bekliyorum :) selamlar.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:)
SilMerve hanım merhaba. Blogunuzu başka bir bloga bıraktığınız yorumla keşfettim. son yazınızdan başladım okumaya. Bende çok uzun zamandır büyük bir arayış içindeyim. Aslında tam olarak ne aradığımı da bilmiyorum ama emin olduğum bir şey varsa, şu yaşa kadar ne zeka ne duygu ne zevkler ne de başka yetenekler anlamında tam anlamıyla kendimi bulamadığımı ve ortaya koyamadığımı hissediyorum. ve bu şekilde yaşayıp en nihayetinde ölmek beni çok korkutuyor. mail adresinizi göremediğim için buraya yazdım. belki benim Neylan' ım da siz olursunuz ;)
YanıtlaSilhülya
Hülya Hanım merhaba:) ben de sizin mail adresinizi bulamadım blogger profilinizden. Yazının sonundaki ismimi, Merve'yi tıkladığınızda e-posta adresim açılıyor. Oradan ulaşabilirsiniz:) görüşelim isterim ;)
SilKoçluğunuz hayırlı uğurlu olsun! Aynalara ihtiyacımız var , yoksa nasıl görürüz içimizdeki bizi.
YanıtlaSil