#OkumaNotları Hevesle Beklenen Kitaplar
· Murat Gülsoy Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet
Murat
Gülsoy’un aklımdaki ve kalbimdeki yeri ayrıdır. Üniversite yıllarında
kendisinden ders almış; kafasına, kalemine ve duruşuna hayran kalmıştım. Ders
aldığım dönemde kitaplarını peş peşe okudum. Okulu bitirdim; ama Murat Gülsoy
okuru olmaktan hiç vazgeçmedim. Murat Hoca, her kitabında beni şaşırtmaya ve
kalemine hayran bırakmaya devam etti. Her hikâyede başka bir teknikle, farklı
bir tarzla çıktı okurunun karşısına.
Geçtiğimiz
sene Sedat Simavi Ödülü’nü kazanan romanı Gölgeler ve Hayaller Şehrinde ‘yi bitirdiğim anda yeni kitabında ne ile
karşılaşacağımı merak etmeye başlamıştım bile! :)
Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’i de çıktığı gün aldım; akşamına
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki söyleşiye koşup bir imza kaptım ve gece de okumaya
başladım. Ve bir kez daha şaşırdım. Murat
Gülsoy, yeni kitabında da farklı bir şey yapıyor. Bugünün dünyasına
fantastik öğeler ekleyerek gerçek ile kurmacanın iç içe geçtiği çok katmanlı
bir hikâye anlatıyor.
Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, başındaki önsöz, ana hikaye ve
ekler olarak üç ana bölüme ayrılabilir. Eğer yalnızca ana hikâyeyi okursanız
tutarlı ve güçlü bir roman okuyorsunuz. Sıradan ve yalnız bir hayatı olan
emekli matematik hocası Mirat’ın “Yalnız
mısınız? Dert etmeyin (...) İçinizde başkalarına yer açın.” İlanını okumasıyla
başlayan, ölü insanların zihinlerini kafamızın içine alabildiğimiz bir “bugün”de
geçiyor hikâye. Yalnızlığa, teknolojiye ve ilişkilere dair incelikle örülmüş
bir kurguyla akıyor ve vurucu bir şekilde sona eriyor. Önsözü –hikayeden önce
veya sonra- okuduğunuzda ise metinde bir katman daha açılıyor; ekleri de okuyup
üstüne kafa yorduğunuzda metin epey zorlu ve de keyifli bir hal alıyor.
Bu kitapta
bir de Murat Gülsoy ’un sadık okuru olmanın bir ödülü var! Gülsoy’un diğer
kitaplarına ve karakterlerine göndermeler, diğer metinlerindeki rüya, ölüm,
unutmak gibi kavramlara dair meseleler ve yine (Ahmet Hamdi) Tanpınar, Borges
ve (Oğuz) Atay var. Yazarın dünyasına dair o tanıdıklık hissi, yazarla aramızda
gizli bir bağ varmış duygusu yarattı; bu duyguya bayıldım!
Zihin açıcı
kitaplar okumayı seven, çok katmanlı ve iyi bir roman okumak isteyen bir
okursanız, Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’i muhakkak okuyun derim ;)
· Sinan Sülün – Kırlangıç Dönümü
Sinan Sülün,
ilk hikaye kitabı Karahindiba ile
kitaplığımda ve aklımda yer edinen, sonrasında dergilerde ve farklı mecralarda
yazdıklarını takip ettiğim bir yazar. Bir eğitim vesilesiyle tanışıp sohbet
etme fırsatı bulduğumda yeni romanı üstünde çalıştığını öğrenmiş ve merakla
beklemeye başlamıştım.
Sinan Sülün’ün
yeni romanı Kırlangıç Dönümü’nü de çıktığı hafta aldım ve bir solukta okudum.
Bir ilk roman için oldukça güçlü bir metin. Naif, duru ve akıcı.
Çok fazla
anlatılmış bir meseleyi klişelere boğulmadan ve tekrara düşmeden anlatabilmiş,
Sülün. Kırlangıç Dönümü, ana ekseninde farklı geçmişlerden ve farklı
sınıflardan gelen iki insanın, Ali ile Verda’nın aşkının aktığı bir roman.
Ancak salt bir aşk hikâyesi olarak kalmıyor; ülkenin yakın politik tarihine ve
bugününe de yer veriyor hikâye. İnce
ince işlenmiş sahici karakterleri ve yazarın duru ve güçlü diliyle oldukça
akıcı ve güzel bir roman, Kırlangıç Dönümü.
Ben Sinan Sülün’ün bir sonraki kitabını da
hevesle beklemeye başladım bile! :)
Kırlangıç
Dönümü üstüne Ruhuna
Kitap’ta da bir yazı yazdım; okumak isterseniz buradan
buyurun! :)
· Barış Bıçakçı – Seyrek Yağmur
Barış Bıçakçı,
tüm kitaplarını okuduğum, ayrı ayrı her bir kitabını eşe dosta tavsiye ettiğim,
bıkmadan usanmadan cümlelerini alıntıladığım bir yazar. Adı geçtikçe, “ Yeni bir şeyler yazsa da okusak!”
deyip deyip duruyordum. Ve yeni kitabının çıkacağını duyunca acayip
heyecanlandım!
İlk çıktığı
gün, birkaç yerde kalmamasına rağmen aradım, buldum, aldım ve Seyrek Yağmur ‘u okumaya başladım!
İncecik bir
kitap, su gibi içtim, çabucak bitirdim. Damağımda hafif bir burukluk, acımsı
bir hayal kırıklığı tadı kalmadı değil; ancak yine de Barış Bıçakçı lezzetinden
de mahrum kalmadığımı düşünüyorum.
Barış Bıçakçı, Seyrek Yağmur’da kısa kısa
bölümlerle Rıfat’ın hikayesini anlatıyor. Puzzle gibi, parçalar birleştikçe
bizden, şehir insanından ve memleketin bugünkü halinden dem vurduğunu
gösteriyor. Gezi’ye, gençliğe, ilişkilere, kitaplara, kitapçılara dair fikirlerini
ince ince ve kendine has üslubuyla anlatıyor. Pek röportaj vermeyen, gazeteler
dergilere çıkmayan bir yazarın “Ben susmuyorum aslında!” dediği bir roman olmuş
sanki Seyrek Yağmur.
Kapağı,
içeriği, inceliği –sayfa sayısı yani ;)- sosyal medyada ve bloglarda epeyce
tartışıldı. Sevenler de oldu; hiç beğenmeyenler de bunu mu bekledik yani
diyenler de…
Bana
sorarsanız, Barış Bıçakçı ile tanışmak isteyenlere ilk tavsiye edeceğim kitabı
olmaz belki ama onu bilenlere, sevenlere ve incelikli –sayfa sayısı değil bu
kez;)- bir şeyler okumak isteyenlere tavsiye edeceğim bir roman olur Seyrek Yağmur.
Sizin tavsiye edeceğiniz veya hevesle
beklediğiniz kitaplar var mı peki? Yanıtlarınızı ve
yorumlarınızı beklerim.
Keyifli
okumalar,
tavsiyeniz üzerine barış bicakci 'yı kesfetmistim ve kendine has üslubu çok hoşuma gitmişti. Bu kıtabini da çok merak ettim. En kısa zamanda alacağım. .
YanıtlaSilMerhaba blogunuzu takipdeyim bende beklerim :)
YanıtlaSil