Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sait Faik'i Dinlemek...

Resim
“İşbu hikâyeyi Burgaz’ın kendisinden dinledi Sait Faik Ve mühürledi kulaklarımıza. Ve mevsim kıştı, Tarihe dair sakin bir akıştı. Devran döndü, devir değişti, Stelyanos Hrisopulos Gemisi Bir hikâye olup kâğıda düştü. Bazı masallar ve hikâyeler mutsuz biter Sait usta bunu iyi bilirdi. Ama mutlu bitenler kadar Hakkaniyetlidir mutsuz hikâyeler de… ”     Dün gece Zorlu PSM’nin şahane salonunda muazzam bir “anlatı” vardı. Fazıl Say’ın İstanbul Müzik Festivali için hazırladığı yeni eserinin, Ölümünün 60. Yılında Sait Faik’i Hatırlamak ’ın, prömiyeri vardı. Salt bir beste dinlemenin ötesinde, müzikle, tiyatroyla, edebiyatla dolu bir gece geçirdik aslında. Fazıl Say ve Arkadaşları , Sait Faik’in “ Stelyanos Hrisopulos Gemisi ” öyküsünü, güçlü bir anlatımla sahneye taşımışlar. Fazıl Say ’ın bestesi Sait Faik’in ruhunu yansıtıyordu. Burgazada’yı, denizi, martıları, yaşama sevincini, yalınlığı ve insana dair o ince hüznü… Dinlerken, adanın bir köşesinde oturmuş da

Gölgeler ve Hayaller Şehrinde...

Resim
“Onları kıskanıyorum. Kendinden emin insanları. Herkesin bir evi, bir toprağı var. Ben gökyüzünde uçan kimsesiz bir tohumum. Bütün rahimler ölü benim için.” Murat Gülsoy , aynı çağda yaşadığımız için kendimizi şanslı hissetmemiz gereken bir yazar. Her kitabıyla, kurmacanın sınırlarını zorladığını hissettiren, metnin matematiğine kafa yoran güçlü ve yaratıcı bir kalem. Gülsoy, yeni romanı, Gölgeler ve Hayaller Şehri ’nde yine okurunu şaşırtıyor, evvelki kitaplarından farklı bir deneyime davet ediyor. Bu kez, yaşamadığı bir çağdan sesleniyor bize; 1908 yılında geçen bir hikâye anlatıyor.   Gölgeler ve Hayaller Şehrinde ’nin kahramanı Fuat Chausson veya diğer adıyla Franck Chausson dokuz yaşında Fransız annesiyle İstanbul’dan Fransa’ya gitmiş; Türk olan babası ise kendisi doğmadan evvel ölmüş bir genç adam.   Fuat’la, II. Meşrutiyet günlerinde, Fransa’dan İstanbul’a yol alan bir gemide arkadaşı Alex’e yazdığı ilk mektupta karşılaşıyoruz. Dokuz yaşına kadar yaşadı

Erguvan Vakti...

Resim
Yenilenmenin, ruhu sakinleştirmenin, uzun yürüyüşlerin vaktidir Nisan benim için. İstanbul’da erguvan mevsimidir…   Boğazın, Boğaziçi’nin en güzel zamanıdır. Yine erguvan vakti işte… Kendimi Boğaziçi’ne saklayasım, erguvanlar altında soluklanasım var. Boğaziçi'nde erguvanlar... Nisan biraz da yeni bir yaşın yükü, geçmişin sisi pusu demek benim için. Son bir seneye dönüp bakıyorum. Seyahatler, sorumluluklar, telaşlar arasında neler yapmışım, nerelere varmışım, ne kadar değişmişim diye bir göz atıyorum geçen zamana. Hiç bilmediğim şehirlerin sokaklarında yürüdüm bu sene. Bir bavul, birkaç parça eşya ve elimde haritalarla dolaştım farklı kentlerin yollarında. Hayran kaldım, kayboldum, heyecanlandım. Uçaklarda, otobüslerde, garlarda uyudum. Kiliselerde, camilerde soluklandım. Yeni insanlarla tanıştım. Yalnız kaldım. Sanırım geçen senenin bana öğrettiği en önemli şey, yalnızlığımı sevebileceğim oldu. Kendi başınalığımı, yalnızlığımı çok sevdim ben. Oysa ne çok ko

Aklımda Kalanlar...

Resim
Zaman akıyor, koşturmaca son sürat devam ediyor. Oyunlar, filmler, kitaplar; geçtiğim sokaklar… İstedim ki birkaç cümle bırakayım, aklımda kalanlardan… Galiz Kahraman . İhsan Oktay’ın merakla ve hevesle beklediğim yeni romanı. Hayret ki Yedinci Gün’den bir yıl sonra, beklendiğinden erken bir vakitte geldi; mutlu etti. Yedinci Gün’de bir değişimin sinyalini veren İhsan Oktay Anar , Galiz Kahraman’da “değiştim” diyor. Göndermeleri, eleştirileri çok daha açık; daha yüzeysel görünen fakat yine katman katman açılan bir hikayeyle selamlıyor bizi. Ben Galiz Kahraman’ı çok ama çok sevdim. Hatta Ruhuna Kitap ’ta da yazdım. Muhakkak okuyun derim; hem Galiz Kahraman’ı hem de yazımı J Hamlet . Bu sezon hem DT’de hem de Moda Sahnesi ’nde sahneleniyor. Ben yalnızca Moda Sahnesi’ndekini izleyebildim ve bayıldım! Onur Ünsal ’ın muazzam oyunculuğu, Timur Acar’ın performansını ve metnin mekandan ve zamandan azade yorumunu çok beğendim J Aksak yanları da yok değil elbette ama Onur Ünsal oyunu o ka