Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye...

Resim
"Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları. Hişt hişt!” Sait Faik Abasıyanık , Türk öykücülüğünün en önemli isimlerinden biridir. Her hikâyesinde insanı, doğayı ve hayatı alabildiğine yalın ve olabildiğince derin anlatır. Zaman zaman bir Sait Faik öyküsü okumak isterim. Pek çok hikâyesini tekrar tekrar okumuşumdur. Birkaç sezondur, İstanbul Şehir Tiyatroları ’nda sahnelenen Sait Faik seçkisine gitmeye niyetleniyor ancak aksilikler, ertelemeler sebebiyle bir türlü oyunu izleyemiyordum. Birkaç bilet yakmışlığım var bu oyun için. En çok da (rahmetli) Savaş Dinçel’den izleyemediğim için üzülürüm… Kısmet geçtiğimiz Cumartesi gününe, Naşit Özcan yorumuna imiş. Şehir Tiyatroları’nın Sait Faik seçkisi, Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye ’yi yağmurlu bir İstanbul öğleden sonrasında, Kadıköy Haldun Taner sahnesin

Yaz Ajandaya!

Resim
Hayat gündelik telaşlarla, oradan oraya koşturmacalarla hızlı bir şekilde devam etmekte. İş hayatı sorumluluklar, seyahatler… Bazen soluğumun kesildiğini hissediyorum ve kendime nefes alacağım küçük molalar yaratmaya çalışıyorum. Kitaplara, oyunlara, sergilere kaçıveriyorum. Geçtiğimiz haftaki duraklarımdan kısa kısa notlar. Etkinliklerin bir kısmını Facebook ve Twitter ’da da paylaşıyorum aslında ama yine de uçup gitmesinler diye yazmak istedim:) Tanpınar Müzesi . Daha doğrusu, Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi. Uzun zamandır gitmek istediğim müze, Gülhane Parkı’nın yanıbaşındaki Alay Köşkü’nde, müze kütüphaneciliğinin çok güzel bir örneği. Tanpınar’ın peşi sıra giderken pek çok yazara, şaire ve kıymetli kalem sahibine rastlıyorsunuz. Oldukça özenli bir şekilde dekore edilmiş, etkileyici ve huzur veren ve adeta eski zamanlara gitmenize vesile olan bir müze kütüphane. Bir Cumartesi öğleden sonra gittim, müzeyi gezdim, sonra Gülhane Parkı’na nazır bir masasında kütüpha