Suret...

‘Ne şeker bir insansın.’ Diyor biri, diğeri ‘Kendine hayransın bence.’ Diye başlıyor söze, bir başkası ‘Anaçlığına imreniyorum biliyor musun…’ deyiveriyor bir akşamüstü sohbetinde ve bir diğeri samimiyetimi sorguluyor çok kibar cümlelerle… Ve daha bir sürü göz farklı farklı okuyor beni, her birinden bambaşka cümleler duyuyorum.

Afallıyorum bazen. ‘Hangisi benim yahu? ‘ diye soruyorum kendime, uzun uzun düşünüyorum söylenenler üzerine…

Ve bana dair kurulan hiçbir cümle için ‘yok yahu, asla öyle değilim ben!’ deyip geçemiyorum. Bütün o iyi, kötü sıfatların ,ama az ama çok, bir karşılığı var içimde.

Şefkat, zalimlik, kibir, anaçlık, iyiniyet, saflık, bencillik, samimiyet, masumiyet, kin, yalnızlık, tutku, boşvermişlik, duyarlılık…. Ve daha aklıma gelmeyen ama birbirimizin yüzünde okuduğumuz o bambaşka duyguların farklı farklı tonları var aslında içimde. Bazen iyiyim bazen kötü, bazen anaç bazen bencil, bazen yapay bazen sahici…

Hangimiz farklıyız ki? Hangimizin içindekiler tek taraflı?
Madem bütün sıfatların sahibinin küçük suretleriyiz yeryüzünde, ruhumuzda bütün duygulardan izler taşımamız yaratılışımızdan değil mi?

Bunları düşünüyorum birkaç gündür… Hakkımda kurulan cümleleri… Sırtımda taşıdığım sözcükleri… İçimde var olanları, farklı farklı suretleri, aslımı…

Yokluyorum da kalbimi, herşey var, herkes var içinde. Habil de Kabil de; iyi de kötü de…

Koca dünyada bir suret, nihayetinde…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri