#KeşifGünlüğü Kuzguncuk


“Ben Kuzguncuk’ta yeşil bir dal buldum; ona tutundum.”
Can Yücel

Kuzguncuk, zihnimde İncesaz melodileri ile yer buluyor hep. Sahici, buruk ve yalın bir havası var. Şehrin içinde; ama sanki uzaktaymış, başka bir zamanı yaşıyormuş gibi…

Ben de gürültüden, kalabalıktan ve şehrin zamanından uzaklaşmak istediğimde Bebek’ten ya da Beşiktaş’tan vapura atlayıp karşıya geçiyorum. Kısa bir boğaz turu ardından, yolumu Kuzguncuk’a çeviriyorum.

Kuzguncuk,  sokakları,  ahşap ve cumbalı evleri ve en çok da gülümseyen, samimi ve hoşsohbet insanlarıyla İstanbul’un en güzel renklerinden biri.


Kuzguncuk gezilerimde keşfettiğim ve vakit geçirmekten keyif aldığım birkaç mekanı paylaşmadan duramadım:)

  • Nail Kitabevi

İstanbul’un en güzel kitapçılarından biri Kuzguncuk’ta!

Nail Kitabevi, İcadiye Caddesi üstünde, Kuzguncuk’un kalbinde. Eski bir Kuzguncuk evini kitapevi&kafe haline getirmişler; çok da iyi etmişler.
Alt katta minik bir kafe, birkaç sandalye ve kitaplar var. Üst kat ise, sedirleri, birkaç masası ve kocaman pencereleriyle kitaplar arasında enfes bir okuma ve çalışma alanı sunuyor. Aşağıdan kahvenizi alıp üst katta saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Ben yaptım! İyi geliyor; tavsiye ederim;)

Perihan Abla dizisini hatırlar mısınız? Perihan Abla'nın sokağı da Kuzguncuk'ta...

  • Kafe Lâ Mekan

Küçük, yeşil ve sevimli bir kafe. Ev yemekleriyle biliniyormuş. Biz yemek yemedik yalnızca çay, kahve içip bir şeyler okuduk. O yüzden lezzetleri konusunda yorum yapamayacağım. Ben en çok sakinliğini sevmiştimJ


  • Masum Mutfak

Buraya bayıldım! Atölye kafe diye geçiyor. Epeydir gittiğim en özenli mekanlardan biri. Her şey organik ve taze ürünlerle hazırlanıyor. Biz yeşil mercimekli mantı, bazlama tost  ve falafel söyledik; ama en çok yancı olarak gelen salataya bittik J Tattığımız her şey taze, lezzetli ve özenli bir şekilde sunulmuştu. Ortamı, havası, çalışanların güler yüzü de çok hoş. Tekrar tekrar gidilesi, leziz, masum ve ferah bir yer. Bence yolunuzu düşürün;)


  • Kuzguncuk Bostanı

Kzuguncuk Bostanı...

Burası şehrin ortasında bir vaha!  Ellerinizle ağaç dikebileceğiniz, toprakla uğraşabileceğiniz ve yeşile doyabileceğiniz bir alan. Çocukların koşturabileceği spor alanları, ufak bir amfi tiyatrosu da var. AVMlerde, telefon ve tablet ekranlarına bağımlı yaşattığımız çocuklar – ve elbette bizler- için eşsiz bir nefes alanı. Bence üşenmeyin kalkın gidin; Kuzguncuk Bostanı’nda biraz vakit geçirin.

Biliyorum, o zaman, “keşke böyle yerler daha çok olsa” diyeceksiniz...

Yaşama alanlarımızı, parklarımızı ve ağaca, yeşile ve özümüze ulaşabileceğimiz yerleri çoğaltsak keşke… Çünkü en çok ihtiyacımız olan bu! Toprağa yalın ayak basmak, çayıra, çimene, çiçeğe dokunmak ve yeşile bakmak… Nihayetinde dönüp dolaşıp varacağımız da birkaç avuç toprak değil mi? Gerisi hep boş; gerisi hep, yalan dünyanın işleri…


Ezcümle, kendinizi topraktan, doğadan ve yeşilden mahrum etmeyin derim ben. “Nereye gidelim yahu” derseniz de Kuzguncuk Bostanı var bakın, hemen orada;)

Kuzguncuk...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri