Dedemin İnsanları...
Fragmanını izlediğimde mutlaka görmeliyim demiştim. Vizyon tarihini not etmiş beklemedeyken blogger gösterimi için davet aldım ve koşarak gittim geçtiğimiz haftaki özel gösterime:) Aslında filmden çıkar çıkmaz bir şeyler yazmak istiyordum üzerine ama biraz demlemek istedim filmden bende kalanı…
Dedemin İnsanları’nda Çağan Irmak yine sıcacık bir hikâye anlatıyor.
Tarihe, siyasete, bu topraklarda yaşananlara dokunuyor, en naif yanından. İnsanlar anlatıyor. Zorla topraklarından ayrılmak zorunda kalanları, arada kalanları, bir denizin karşı kıyısına hep özlemle bakanları, bu topraklara kök salanları…
Bir çocuğun dedesiyle ilişkisinden izliyoruz bu memlekette yaşananları. Bir çocuğun gözüyle seyrediyoruz bütün olup biteni; net, sahici ve iz bırakıcı bir biçimde…
Çağan Irmak, kendi dedesinin hikayesini anlatmış esasında. Gerçek olduğunu bilince daha bir etkiliyor o’ üç şekerli insanlar’, ehlikeyif sofralar ve filmin sıcacık insanları…
Çetin Tekindor, dede. Torununu en yalın biçimde seviyor oluşu, kullandığı argo dil ve yüzündeki o şefkatle nasıl da sahici bir biçimde çıkıyor karşımıza! Özellikle dükkânda torununa esnaflık anlattığı sahnelere dikkat kesilin derim. Ah, dedim seyrederken, nasıl yitirdik biz bunca güzel alışkanlığı…
Filmin oyuncu kadrosu hem Çağan Irmak filmlerinden aşina olduğumuz hem de çok güçlü bir kadro. Çetin Tekindor, Hümeyra, Ezgi Mola, Yiğit Özşener, Mert Fırat, Gökçe Bahadır, Zafer Algöz… Ve çocuk oyuncular. Torun, öyle tatlı öyle sahiciydi ki… Çocukken büyük bir masumiyetle ama ‘kötü’ baktığımız anlar vardır ya dünyaya…O yalın hali, gel-gitleri inanılmaz iyi vermiş. Bir de küçük oyuncu, Tahsin’i canlandıran çocuk var, dedenin dükkandaki diğer çırağı. Kendisi beni benden aldı. O nasıl bir oynamaktır, o nasıl bir aksandır…
Filmin beni en çok etkileyen sahnesi, dedenin dükkanda kefen sattığı sahneydi. Yaşlı kadının bohçasını almaya gelişi, kafasını dışarıya çevirip bekleyişi… Yürüyüşü… Günlerdir aklımda o sahne… Ölümü düşündürdü ve insanın o kabullenişini…
Çok sade, yalın ve çarpıcı bir biçimde anlatıyor Çağan Irmak, her şeyi.
12 Eylül darbesini, ‘sesini duyuramayanları’, susanları, çoğalanları ve kaybolup gidenleri… En sade ve en etkileyici biçimde anlatıyor…
Tarihler değişiyor, diller, şehirler değişiyor ama insana dair o en dokunaklı his değişmiyor film boyunca. Güzel bir şeyler anımsatıyor Çağan Irmak, Dedemin İnsanları’nda…
Bir güzel his, geçmişe, memlekete ve insana dair…
Çok güzel bir film olmuş Dedemin İnsanları. Kaçırmayın, izleyin derim:)
Dedemin İnsanları’nda Çağan Irmak yine sıcacık bir hikâye anlatıyor.
Tarihe, siyasete, bu topraklarda yaşananlara dokunuyor, en naif yanından. İnsanlar anlatıyor. Zorla topraklarından ayrılmak zorunda kalanları, arada kalanları, bir denizin karşı kıyısına hep özlemle bakanları, bu topraklara kök salanları…
Bir çocuğun dedesiyle ilişkisinden izliyoruz bu memlekette yaşananları. Bir çocuğun gözüyle seyrediyoruz bütün olup biteni; net, sahici ve iz bırakıcı bir biçimde…
Çağan Irmak, kendi dedesinin hikayesini anlatmış esasında. Gerçek olduğunu bilince daha bir etkiliyor o’ üç şekerli insanlar’, ehlikeyif sofralar ve filmin sıcacık insanları…
Çetin Tekindor, dede. Torununu en yalın biçimde seviyor oluşu, kullandığı argo dil ve yüzündeki o şefkatle nasıl da sahici bir biçimde çıkıyor karşımıza! Özellikle dükkânda torununa esnaflık anlattığı sahnelere dikkat kesilin derim. Ah, dedim seyrederken, nasıl yitirdik biz bunca güzel alışkanlığı…
Filmin oyuncu kadrosu hem Çağan Irmak filmlerinden aşina olduğumuz hem de çok güçlü bir kadro. Çetin Tekindor, Hümeyra, Ezgi Mola, Yiğit Özşener, Mert Fırat, Gökçe Bahadır, Zafer Algöz… Ve çocuk oyuncular. Torun, öyle tatlı öyle sahiciydi ki… Çocukken büyük bir masumiyetle ama ‘kötü’ baktığımız anlar vardır ya dünyaya…O yalın hali, gel-gitleri inanılmaz iyi vermiş. Bir de küçük oyuncu, Tahsin’i canlandıran çocuk var, dedenin dükkandaki diğer çırağı. Kendisi beni benden aldı. O nasıl bir oynamaktır, o nasıl bir aksandır…
Filmin beni en çok etkileyen sahnesi, dedenin dükkanda kefen sattığı sahneydi. Yaşlı kadının bohçasını almaya gelişi, kafasını dışarıya çevirip bekleyişi… Yürüyüşü… Günlerdir aklımda o sahne… Ölümü düşündürdü ve insanın o kabullenişini…
Çok sade, yalın ve çarpıcı bir biçimde anlatıyor Çağan Irmak, her şeyi.
12 Eylül darbesini, ‘sesini duyuramayanları’, susanları, çoğalanları ve kaybolup gidenleri… En sade ve en etkileyici biçimde anlatıyor…
Tarihler değişiyor, diller, şehirler değişiyor ama insana dair o en dokunaklı his değişmiyor film boyunca. Güzel bir şeyler anımsatıyor Çağan Irmak, Dedemin İnsanları’nda…
Bir güzel his, geçmişe, memlekete ve insana dair…
Çok güzel bir film olmuş Dedemin İnsanları. Kaçırmayın, izleyin derim:)
Gerçektende harika bir filmdi,çok beğendim bende,çocukluğuma gittim,dedelerimi düşündüm..
YanıtlaSil