Dinle-n-mek...

Akşam işten çıkmış pilates stüdyosuna doğru giderken, çok sevdiğim bir arkadaşımla çıkıyorduk metronun merdivenlerinden. Zorlandığı, yapıp yapmamakta tereddüt ettiği bir görüşmeden bahsetti bana gözleri dolu dolu... Gülümsedim, "Sen çok güçlü birisin." dedim; en bilmiş halimle.

"Güçlüyüm; belki de değilim... Bilmiyorum." dedi. Birkaç adım daha atıp ayrıldık; sarıldık. Güzel şeyler söyledim.

Sonra tek başıma stüdyonun olduğu o heybetli binaya yürürken düşündüm. Neden "güçlüsün" dedim ki; daha doğrusu neden illa bir şey söyleme ihtiyacı hissettim?

Çoğu zaman olur ya hani biri bir şeyler anlatır bize; biz de sıralamaya başlarız, güçlüsün sen, çok akıllısın, bence şöyle yapmalısın, bak şu şu olacak, şöyle yaparsan bu olur, amaaan senin halledemeyeceğin şey mi bu, aslansın, dediğimi dinle, bi kere benim de başıma şöylesi gelmişti, kralsın... Bir dolu şey söyleriz. Destek olmak için, yol göstermek için, anladığımızı göstermek için.


Oysa bazen, tüm cümleler gereksizdir. Karşımızdaki sadece anlatmak ister. Yalnızca içindekileri paylaşmak ister. Yargılanmadan, akıl almadan, her şeyi bilse bilse salt anlatmak ister yüksek sesle. Ona o an en iyi gelecek şey, içindekileri akıtmaktır sözcüklerle.

Oysa, akıl veririz; onaylarız-eleştiririz-bir dolu laf söyleriz.

Hepsi çöp olur; hepsi yük olur karşımızdakine.

Hep dinleyen olmuyorum elbette; bazen ben de anlatmak istiyorum. En yorgun halimle kelimeleri toplamaya çalışırken üstüme fazla akıl salıyorlar bazen. İnanılmaz rahatsız hissediyorum işte o anlarda.

Biri, sadece beni dinlesin istiyorum. Hatta dinlemese bile, orada olsun, ben anlatayım sadece.

Olmuyor ama; sözcükler bölüyor bazı hevesleri.

Bir diğerinin aklı yük oluyor kalbime; anlattıkça hafifleyeceğime, dinledikçe ağırlaşıyorum.

Tam da o hissi hissettim bu akşam, pilates stüdyosunun kapısında. Neden, dedim; neden sadece kalbimi açmak yetmedi de ağzımı da açtım yok yere! 

İnsan güçlü olabilir, insan güçsüz olabilir; insan her haliyle, olduğu gibi anlatmak ister bazen. Hiçbir şey beklemeden.

Hatırladım.

Bir saat pilates yaptım, aletler arasında oyalandım. Esnedim, eğildim, zorlandım. Ferahladım.

Yağmur yağıyordu.

Bugünkü nasibimi cebime attım.

Yorumlar

  1. Desteklemez yada konuşmazsak yanında olduğumuzu hissettirememekten çekiniyoruz belki. Onu ne kadar sevdiğimizi anlasın istiyoruz...ama bazen susmak ve sadece dinlemek gerek dimi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet, sadece kulak olmayı da bilmek gerekiyor bazen.

      Sil
  2. Acaba karşıdaki duvara konuşuyormuş gibi hissetmesin diye midir bilmem, dediğin çok doğru sadece dinlemeyi kendimize hatırlatmak gerekir belki de..
    Sevgilerimle

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri