Şahane Kadınlar ve Güzel Sofralar...



Dün akşam, çok sevdiğim şahane iki kadınla aynı sofradaydım. Leziz bir şişe şarap, bol karbonhidrat ve içimi güzellikle dolduran bir muhabbet vardı masada.

Hayattan, ilişkilerden, yapmak istediklerimizden bahsettik çokça. Bir dolu saçma şeye kadeh kaldırdık. Çok güldük:)

Bir ara, arkadaşımın hayatında yaptığı büyük değişiklik sonrasında önündeki adımlar için diğer arkadaşım şöyle bir şeyler söyledi:


Kadınlar yürütücüdür. Yani sürdürmek üstüne çalışır kafalarımız. Bir ilişkiyi, evin düzenini, işi, eşyaları, evliliği... Her şeye rağmen, etrafımızdaki ya da içimizdeki şeyleri korumaya-sürdürmeye odaklı gideriz. Ve duygusal olarak da bunun sorumluluğunu üstleniriz. Buna alışırız.Ve hayatımızdaki değişimler sonrasında da, evvel sürdürdüğümüz şeyleri yeniden kurup-yeni ama benzer bir şeyi sürdürmeye çalışırız. Mesela, bir evliliği sürdürmeye çabalarız; ne olursa olsun sürdürmeyi görev biliriz çoğu kez. Ve olmadığında, tıkandığında sanki bizim suçumuz-bizim başaramadığımız bir şeymiş gibi gelir. O duyguyla baş etmek için de yeni bir ilişki-ya da belki evlilik- yaratıp başardığımızı, aslında sürdürebildiğimizi görmeye meylederiz.

Birebir aynı kelimlerle konuşmadı elbette. Ben aklımda kaldığınca, anladığımca paylaştım yukarıdaki  cümleleri.

Ve sonra ekledi; tam o yeni bir şeyi sürdürme çabasındayken sorgula işte. Durdur kendini.

Dün akşam eve dönerken takside ve bu sabah yürüyüş yaparken bunun üstüne düşündüm. Sürdürmeye çalıştıklarımı, kendime yarattığım konfor alanlarını, değişiklikten korkarken ya da değişiklik yaptım sanırken aslında benzer bir çabayla, aynı konfor alanını yaratmak için nasıl da didindiğimi...

Böyle böyle, bazen mehter takımı gibi, iki ileri bir geri; sandığım kadar ilerleyemediğim vakitler olmuş. Bunu çıplak gözle görmek, beni sarsmadı desem yalan olur!

Bir yandan da böyle kolay düşülecek bir tuzağı bilmek, içimi rahatlattı. Sanki, bugün olsa düşmeyecekmişim; hiç bu oyunlara gelmeyecekmişim gibi. Niyeyse daha iyi hissettim kendimi.

Öyle bir cesaret, öyle bir ferahlık...

Bu hissiyatımda şarabın da payı vardır belki. Ama en büyük pay, sofradaki şahane kadınların.


İyi ki varlar.

İyi ki varlar, kız arkadaşlar.

iyi ki varlar, şahane kadınlar.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri