Eylül...



"Kendinle aran nasıl?"

diye soruverdi. öyle havadan sudan konuşur, yaz planlarının üstünü bir bir çizerken. "Nasılsın?" ın ardından pat diye çıktı ağzından, "Nasılsın peki? Kendinle aran nasıl?" diye. Kalakaldım. Böyle, hiç hazır olmadığı anda tahtaya çıkarılmış, suçlu ve cezalı bir öğrenci gibi bakakaldım.

Birkaç saniye içinde kendimi toparlayıp "iyidir yahu... bugün de şuraya mı gitsek.." diye topu taca attım. Ama o soru zihnimde dolanıp durdu.

Sanırım bu sohbetin üsünden iki hafta kadar geçti bugün; ben iki haftadır sabah yürüyüşlerimde bu soruyu soruyorum kendime. Düşünüyorum uzun uzun. Ne yapıyorum, nereye gidiyorum, nasılım diye...

Ve garip bir şekilde zorlanıyorum. Evet, kendime, sadece kendime, nasıl olduğumu ve ne hissettiğimi anlatmakta zorlanıyorum.
Dağınık bir yatağı hiç toplamadan, öylece üstüne bir örtü atmak gibi bir şey yapıyor zihnim. Geçiştirmek istiyorum; aklımın dağınıklığını, kalbimin derinini, zihnimin yorgunluğunu görmek istemiyorum. Ajandamı düşüneyim, diyorum hemen; yapılacaklar, alınacaklar, aranacaklar.... Listelerle kendimi eğliyorum.

Ama içten içe de biliyorum tam olarak bunu düşünmem gerektiğini. En çok ve belki de yalnızca kendime nasıl olduğumu anlatmam gerektiğini.

Ben zamanı durdurup içimin dağınıklığını gizlemeye çalışırken Eylül geldi... Pat diye, sanki.

Yine bir mevsim dönümü. Yine bir bahar öncesi. Yine bir "başlamalar"ın vakti...

Eylül, geldi.

İçimin dağınıklığına bakmak; bedenimi, zihnimi ve kalbimi dinlemek istiyorum. İçimde her ne varsa, ne çıkacaksa derinimden; gözlerimi kaçırmadan bakıp tanımak istiyorum. Ben'den geleni kabul etmek, içimde olanı sevmek istiyorum.

Çünkü Eylül, yine bir bahar temizliği zamanı...

Evimde, içimde ve dışımda olanı temizlemenin; tüm hayatı havalandırmanın vakti. Neler yıkanacak, neler ayıklanacak, neler atılacak bilmiyorum.

Kahvemi koydum. Sessizce bu yazıyı yazıyorum. Ve soruyorum, kendime:

"Kendinle aran nasıl?"






Yorumlar

  1. Kendimle hep kavgalıyım ben. Başıma gelen gelmeyen her olaydan kendimi sorumlu tutup, kendime zindan ediyorum bazı günleri. Bazen de çok şekeriz acayip anlaşıyoruz. Kendimle gurur duyuyorum bazen, bazen kendime acıyorum. Bu kargaşaya da hayat diyoruz en sonunda sanırım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osman ve Yeniden Kitap Kulübü

Ev...

Hafta Sonu Yeşil Bir Kaçış: Ortanca Evleri